"YEKDEM Ertelenmezse Projelerin Finansal Yapıları Altüst Olacak"

YENİLENEBİLİR ENERJİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 11.05.2020 - 09:51, Güncelleme: 11.05.2020 - 09:51 2811+ kez okundu.
 

"YEKDEM Ertelenmezse Projelerin Finansal Yapıları Altüst Olacak"

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, Covid-19 salgınının rüzgar enerjisi sektörüne etkisini Gazete Enerji’ye değerlendirdi.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınının rüzgar enerjisi sektörüne etkisine yönelik Gazete Enerji’nin sorularını yanıtladı. Yıldırım, “Nihai tüketiciyi koruyan önlemler de ön planda, ki bu memnuniyet verici. Ne var ki üreticiyi, yatırımcıyı, global alanda hizmet verme kapasitesine sahip yerli sanayimizi daha etkili şekilde desteklemek mecburiyetindeyiz. Öngörülebilirliğin ve ekonomik dayanıklılığın herkes için azaldığı bir dönemde özellikle yerli kaynaklardan üretim yapmaya gayret eden yatırımcıyı desteklemek ülkemizin lehinedir.”diyor.    Covid-19 salgınının rüzgar enerjisi sektörü açısından kısa ve uzun vadede etkileri sizce neler olacaktır? Covid-19 insan yaşamını neredeyse bütün açılardan etkiledi. İnsan sağlığının ardından en çok etkilenen alan ise ekonomik yaşam ve üretim dünyası oldu. Elbette rüzgar enerjisi sektörü olarak biz de bu durumdan ciddi boyutta etkileniyoruz.  Karantina uygulamaları, sokağa çıkma kısıtlamaları, sağlık önlemleri, tedarik zincirinin küresel anlamda ciddi kesintiye uğraması, finans ve nakit akışlarının bozulması salgının sayılamayacak kadar çok olumsuz etkilerinden yalnızca birkaçı. Santrale gidemezseniz üretim yapma kabiliyetiniz zarara uğrar; parça / bileşen tedariki yapamazsanız inşaat halindeki santralinizi tamamlayamazsınız; santrali tamamlayıp teslim edemez ve üretime geçiremezseniz büyük zararlarla karşı karşıya kalırsınız. Bunların hepsi şu an enerji sektörünün hemen hemen tamamında geçerli ve rüzgar sektörü de bundan etkileniyor. Eğer yenilenebilir enerji gibi bize ait, bize bir cari açık yükü yaratmayacak yerli bir kaynağı kullanmaya devam etmek istiyorsak bu sektöre kulak vermek ve en azından bu salgın döneminde sektörü destekleyecek uygulamaları bir an evvel hayata geçirmek durumundayız.  Rüzgar, güneş gibi kaynakların atıl durmasına artık izin vermemeliyiz. Sadece rüzgar alanında 2050 yılında 4 trilyon dolar yatırım bekleniyor örneğin. Biz de Türkiye olarak buradan önemli pay almak istiyorsak bu sektörlerdeki büyümenin devamlılığını sağlamamız gerekli.   Salgın sürecinde sektör için alınan önlem ve verilen destekleri yeterli buluyor musunuz? Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir? Hükümetimiz salgının başından bu yana hem ekonomimizi hem vatandaşları korumak için birçok adım attı. Enerji sektörü için de farklı önlemler alındı ve bu önlemlere her geçen gün yenilerinin eklendiğini görüyoruz. Bunlara ek olarak yenilenebilir enerji sektörü gibi tamamen yerli ve milli kaynakların söz konusu olduğu bir alanda ivedilikle alınması gereken başka kararlar var.   Rüzgar örneğin; tamamen bize ait milli bir kaynak. Türkiye rüzgar enerjisi sektörü son 10 yılda ciddi bir büyümeye imza attı ve 8 GW kurulu güce dayandı. Türkiye’de üretilen elektriğin neredeyse yüzde 10’unu rüzgar enerjisinden sağlıyoruz. Ve sadece karasal alanda 48 GW’lık potansiyelimiz var. Yani daha alacak çok yolumuz var, bu sektör büyümesini sürdürmeli. Ancak bu küresel salgın bir ‘mücbir sebep’ ortaya çıkarmış durumda. Mevcut YEKDEM mekanizması 31 Aralık 2020’de sona erecek. Buna göre en son Aralık 2020’de devreye girmesi gereken santraller için mücbir sebep kaynaklı mevcut gecikmeler göz önünde bulundurularak bu tarihin ötelenmesi elzem. Finansmanı YEKDEM’e girecek şekilde tamamlanmış ve buna göre proje çalışmalarına başlanmış santrallerin Koronovirüs’ten kaynaklanan gecikmelerden dolayı YEKDEM mekanizmasına girememeleri durumunda projelerin finansal yapıları altüst olacaktır. Ülkemiz yenilenebilir enerji ve rüzgar yatırımlarının bundan etkilenmemesi adına, yaşanan bu olayın ‘Lisans Yönetmeliği’nde yer alan “mücbir sebep” olarak kabul edilmesinin hem sektörümüz hem de ülke ekonomisi açısından olumlu bir adım olacağına inanıyoruz.   Salgının önümüzdeki dönemde azalacağı düşünülüyor. 2020 yılının ikinci yarısında sektör için öngörüleriniz nelerdir? Salgının etkilerinin önümüzdeki dönemde azalacak olması elbette umut verici. Fakat bunun 2020 yılı içerisinde karşılaşılması muhtemel riskleri kayda değer oranda azaltacağını düşünmüyoruz. Uluslarası finans kuruluşlarının ya da sektörümüzle ilgili küresel STK’ların yaptığı çalışmalar da salgının olumsuz etkilerinin ancak 2021 yılının ilk yarısı itibarıyla önemli ölçüde azalmaya başlayabileceğine işaret ediyor. Tabi burada hep korkulan ‘salgında ikinci dalga’ başlaması olasılığını da göz ardı etmemek gerek. Son tahlilde bu hastalığın bir aşısı ya da kesin bir tedavisi bulunmadan riskler hala yüksek düzeyde olacak. Türkiye rüzgar sektörü özelinde bakarsak tedarik zincirinde ve nakit akışlarında yaşadığımız ciddi sıkıntılar ne yazık ki yıl sonuna kadar olumsuz etkisini sürdürecek görünüyor.   Salgın sürecinde dünya ile kıyasladığınız ülkemiz enerji sektörünün geldiği noktayı değerlendirir misiniz? Belirttiğimiz gibi enerji sektörünün farklı alanlarını kapsayan çeşitli önlemler alındı. Nihai tüketiciyi koruyan önlemler de ön planda, ki bu memnuniyet verici. Ne var ki üreticiyi, yatırımcıyı, global alanda hizmet verme kapasitesine sahip yerli sanayimizi daha etkili şekilde desteklemek mecburiyetindeyiz. Öngörülebilirliğin ve ekonomik dayanıklılığın herkes için azaldığı bir dönemde özellikle yerli kaynaklardan üretim yapmaya gayret eden yatırımcıyı desteklemek ülkemizin lehinedir. 
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, Covid-19 salgınının rüzgar enerjisi sektörüne etkisini Gazete Enerji’ye değerlendirdi.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınının rüzgar enerjisi sektörüne etkisine yönelik Gazete Enerji’nin sorularını yanıtladı. Yıldırım, “Nihai tüketiciyi koruyan önlemler de ön planda, ki bu memnuniyet verici. Ne var ki üreticiyi, yatırımcıyı, global alanda hizmet verme kapasitesine sahip yerli sanayimizi daha etkili şekilde desteklemek mecburiyetindeyiz. Öngörülebilirliğin ve ekonomik dayanıklılığın herkes için azaldığı bir dönemde özellikle yerli kaynaklardan üretim yapmaya gayret eden yatırımcıyı desteklemek ülkemizin lehinedir.”diyor. 

 

Covid-19 salgınının rüzgar enerjisi sektörü açısından kısa ve uzun vadede etkileri sizce neler olacaktır?

Covid-19 insan yaşamını neredeyse bütün açılardan etkiledi. İnsan sağlığının ardından en çok etkilenen alan ise ekonomik yaşam ve üretim dünyası oldu. Elbette rüzgar enerjisi sektörü olarak biz de bu durumdan ciddi boyutta etkileniyoruz. 

Karantina uygulamaları, sokağa çıkma kısıtlamaları, sağlık önlemleri, tedarik zincirinin küresel anlamda ciddi kesintiye uğraması, finans ve nakit akışlarının bozulması salgının sayılamayacak kadar çok olumsuz etkilerinden yalnızca birkaçı. Santrale gidemezseniz üretim yapma kabiliyetiniz zarara uğrar; parça / bileşen tedariki yapamazsanız inşaat halindeki santralinizi tamamlayamazsınız; santrali tamamlayıp teslim edemez ve üretime geçiremezseniz büyük zararlarla karşı karşıya kalırsınız. Bunların hepsi şu an enerji sektörünün hemen hemen tamamında geçerli ve rüzgar sektörü de bundan etkileniyor. Eğer yenilenebilir enerji gibi bize ait, bize bir cari açık yükü yaratmayacak yerli bir kaynağı kullanmaya devam etmek istiyorsak bu sektöre kulak vermek ve en azından bu salgın döneminde sektörü destekleyecek uygulamaları bir an evvel hayata geçirmek durumundayız.  Rüzgar, güneş gibi kaynakların atıl durmasına artık izin vermemeliyiz. Sadece rüzgar alanında 2050 yılında 4 trilyon dolar yatırım bekleniyor örneğin. Biz de Türkiye olarak buradan önemli pay almak istiyorsak bu sektörlerdeki büyümenin devamlılığını sağlamamız gerekli.

 

Salgın sürecinde sektör için alınan önlem ve verilen destekleri yeterli buluyor musunuz? Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir?

Hükümetimiz salgının başından bu yana hem ekonomimizi hem vatandaşları korumak için birçok adım attı. Enerji sektörü için de farklı önlemler alındı ve bu önlemlere her geçen gün yenilerinin eklendiğini görüyoruz. Bunlara ek olarak yenilenebilir enerji sektörü gibi tamamen yerli ve milli kaynakların söz konusu olduğu bir alanda ivedilikle alınması gereken başka kararlar var.

 

Rüzgar örneğin; tamamen bize ait milli bir kaynak. Türkiye rüzgar enerjisi sektörü son 10 yılda ciddi bir büyümeye imza attı ve 8 GW kurulu güce dayandı. Türkiye’de üretilen elektriğin neredeyse yüzde 10’unu rüzgar enerjisinden sağlıyoruz. Ve sadece karasal alanda 48 GW’lık potansiyelimiz var. Yani daha alacak çok yolumuz var, bu sektör büyümesini sürdürmeli. Ancak bu küresel salgın bir ‘mücbir sebep’ ortaya çıkarmış durumda. Mevcut YEKDEM mekanizması 31 Aralık 2020’de sona erecek. Buna göre en son Aralık 2020’de devreye girmesi gereken santraller için mücbir sebep kaynaklı mevcut gecikmeler göz önünde bulundurularak bu tarihin ötelenmesi elzem. Finansmanı YEKDEM’e girecek şekilde tamamlanmış ve buna göre proje çalışmalarına başlanmış santrallerin Koronovirüs’ten kaynaklanan gecikmelerden dolayı YEKDEM mekanizmasına girememeleri durumunda projelerin finansal yapıları altüst olacaktır. Ülkemiz yenilenebilir enerji ve rüzgar yatırımlarının bundan etkilenmemesi adına, yaşanan bu olayın ‘Lisans Yönetmeliği’nde yer alan “mücbir sebep” olarak kabul edilmesinin hem sektörümüz hem de ülke ekonomisi açısından olumlu bir adım olacağına inanıyoruz.

 

Salgının önümüzdeki dönemde azalacağı düşünülüyor. 2020 yılının ikinci yarısında sektör için öngörüleriniz nelerdir?

Salgının etkilerinin önümüzdeki dönemde azalacak olması elbette umut verici. Fakat bunun 2020 yılı içerisinde karşılaşılması muhtemel riskleri kayda değer oranda azaltacağını düşünmüyoruz. Uluslarası finans kuruluşlarının ya da sektörümüzle ilgili küresel STK’ların yaptığı çalışmalar da salgının olumsuz etkilerinin ancak 2021 yılının ilk yarısı itibarıyla önemli ölçüde azalmaya başlayabileceğine işaret ediyor. Tabi burada hep korkulan ‘salgında ikinci dalga’ başlaması olasılığını da göz ardı etmemek gerek. Son tahlilde bu hastalığın bir aşısı ya da kesin bir tedavisi bulunmadan riskler hala yüksek düzeyde olacak. Türkiye rüzgar sektörü özelinde bakarsak tedarik zincirinde ve nakit akışlarında yaşadığımız ciddi sıkıntılar ne yazık ki yıl sonuna kadar olumsuz etkisini sürdürecek görünüyor.

 

Salgın sürecinde dünya ile kıyasladığınız ülkemiz enerji sektörünün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?

Belirttiğimiz gibi enerji sektörünün farklı alanlarını kapsayan çeşitli önlemler alındı. Nihai tüketiciyi koruyan önlemler de ön planda, ki bu memnuniyet verici. Ne var ki üreticiyi, yatırımcıyı, global alanda hizmet verme kapasitesine sahip yerli sanayimizi daha etkili şekilde desteklemek mecburiyetindeyiz. Öngörülebilirliğin ve ekonomik dayanıklılığın herkes için azaldığı bir dönemde özellikle yerli kaynaklardan üretim yapmaya gayret eden yatırımcıyı desteklemek ülkemizin lehinedir. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteenerji.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.