“Türkiye Güvenli Bir Liman Olarak Öne Çıkabilir”

GÜNCEL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.05.2020 - 17:02, Güncelleme: 15.05.2020 - 17:02 2914+ kez okundu.
 

“Türkiye Güvenli Bir Liman Olarak Öne Çıkabilir”

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Levent Gökçe, Covid-19 salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörüne etkisini Gazete Enerji’ye değerlendirdi.

Küresel salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörüne etkisi hakkında Gazete Enerji’ye değerlendirmede bulunan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Levent Gökçe, “Pandeminin bir diğer etkisi olarak birçok Çin’den tedarik ettikleri ürün için alternatifli tedarik stratejileri geliştirecekler ve bu stratejiler doğrultusunda farklı ülkelere de yönelecekler. Türkiye bu süreçte çok önemli bir tedarikçi ülke, güvenli bir liman olarak öne çıkabilir. AB’nin Çin ithalatının bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, üretimi kısmen olumlu etkileyecektir.”dedi.   Covid-19 salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörü açısından kısa ve uzun vadede etkileri sizce neler olacaktır?   Koronavirüs pandemisinin küresel ekonomiye etkilerini önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz. Normalde nisan ve mayıs aylarında gerçekleşmesi hedeflenen satın almalar mart ayında gerçekleştiği için sektör açısından mart ayı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlandı. Ancak salgının sektörümüzdeki etkilerinin tam olarak nisan ve mayıs aylarında hissedileceğini söyleyebiliriz. Nisan ayının ilk haftasında satışların keskin bir şekilde düşmesi de bu tahminimizi teyit eder niteliktedir. Salgının dünya üzerinde çok büyük bir coğrafyaya çok hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle tüm ülkelerde, kademeli olarak uçuşların durdurulması, sınırların kapatılması, limanların işletilmemesi, kısmi seyahat sınırlamaları/yasakları ve bölgesel/bireysel karantina gibi uygulamalar adım adım hayata geçirilmeye başlandı. Bu durum yurtdışına yapılan satışların azalmasına neden oldu. Yurt içerisinde de salgının yayılmasıyla başlayan toplumsal izolasyon, projelerin yavaşlaması ve satışların azalmasına yol açtı. Uygulama ve satışlardaki bu düşüşler nedeniyle nisan ayı satışlarının, hedeflerin %30-35 altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Salgından tüm dünya etkilendiği için yurtdışına satışların çok azalması, İstanbul ve büyük şehirlerde projelerin giderek yavaşlaması ve/veya durması ile birlikte satışlardaki bu küçülme ivmesinin daha da artarak mayıs ayında %50’nin üzerine çıkabileceğinden endişe duyuyoruz.    Yalıtım sektörünün önemli bir pazarı olan mevcut binalarda yapılacak renovasyon (yenileme) çalışmaları da sosyal izolasyon dolayısıyla durma noktasına geldi. Uygulama yapan firmalarımız bu durumdan ciddi bir şekilde etkilenmekte ve ekipleriyle büyük illerdeki sınırlı sayıda projelerde dönüşümlü olarak faaliyet göstermektedir.      Şu anda tüm üye firmalarımız süreçten olumsuz etkileniyor. Talepteki düşüşe paralel olarak üretimlere belirli süreler ile ara verilmesi birçok işletmenin gündeminde olan bir konu. Bazı üreticiler bu anlamda tedbirler alarak 1-2 haftalık periyotlar ile nisan başında üretimlerine ara verdiler. Yine de an itibarıyla sektörde küçülen kapasiteler ile üretim ve ticari faaliyetler sürmektedir. Devam eden projeler için firmalar üretimlerine devam etmekte, teslimatlar da doğal sürecinde yapılmaktadır. Salgın devam eder, normal hayata dönülmesi uzun süreye yayılırsa bu firmaların sayısının ve üretime ara verme sürelerinin artacağını da söyleyebiliriz. Bu süreçte birçok firma kısa çalışma ödeneğine başvurmuş durumda. Pandemi tedbirlerinin kısa çalışma süresinin üst sınırı olan 3 ayı geçmesi durumunda bazı firmalarda istihdamın olumsuz etkilenmesi beklenebilir.   Pandemi sürecinde kanımızca bize; yerel üretimin önemini, alternatifli tedarik zincirlerinin oluşturulmasının gerekliliğini ve dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğunu bir kez daha öne çıkmış oldu. Ülkemiz de bu sürecin olumlu ve olumsuz sonuçları ile karşı karşıya kalacaktır.   Bu çerçevede özellikle merkezi AB ülkeleri olan çok uluslu şirketlerin üretimlerini yine sınır içine çekmeleri veya sınıra komşu Türkiye’ye yönlendirmeleri söz konusu olabilir. Üretim kapasitesi, görece ucuz iş gücü, coğrafi konumu ve AB’ye yakınlığı ile Türkiye, AB’nin üretim üssü olabilme potansiyeline sahip.   Pandeminin bir diğer etkisi olarak birçok Çin’den tedarik ettikleri ürün için alternatifli tedarik stratejileri geliştirecekler ve bu stratejiler doğrultusunda farklı ülkelere de yönelecekler. Tüm bunlara rağmen önümüzdeki dönemde Asya ülkelerinden ürün tedariki, tartışmalar ile birlikte devam edecek. Türkiye bu süreçte çok önemli bir tedarikçi ülke, güvenli bir liman olarak öne çıkabilir. AB’nin Çin ithalatının bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, üretimi kısmen olumlu etkileyecektir. Ancak yine de kısa vade de küresel anlamda yaşanacak pazar daralmasının etkisinin daha baskın olmasının muhtemel olduğunu belirtmek mümkün. Burada orta ve uzun vadede uluslararası pazarlarda rekabetçi olabilmek için verimliliği arttırmak ve üretimde teknolojinin tüm imkanlarından faydalanılması yoluna gidilmesi gereklidir.   Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir?   Pandemi sonrası; üretim süreçlerinde otomasyon ve dijitalleşmesinin yanı sıra kullanıcı davranışlarının değişmesine bağlı olarak pazarlama stratejilerinde de esaslı değişiklikler yapılarak yeni yaklaşımların hayata geçirileceğini göreceğiz. Ayrıca seyahatlerin azalacağı, toplantıların dijital ortamda yapılacağı ve evden/uzaktan çalışma düzenine geçişin artacağını bir gelecek öngörülebilir.      Öte yandan pandeminin değiştirmediği bazı gerçeklerimiz de var. Örneğin enerji verimliliği alanında atmamız gereken birçok adımın bulunduğu gerçeği ortadan kalkmış değil. Bu çerçevede pandemi öncesinde sık sık dile getirdiğimiz ve sektörümüzde alınması gereken tedbirlerin de pandemi sonrası dönem beklenmeden bir an önce hayata geçirilmesi gerekli.   Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. AB’de 2020 yılının sonundan itibaren yeni yapılacak binaların neredeyse sıfır enerjili bina olması şart koşuluyor. Bazı ülkeler bu uygulamayı başlattılar bile. Neredeyse sıfır enerjili bina konseptinde yalıtımın önemi çok büyük. Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Eylem planı çerçevesinde mevzuatların da iyileştirilmesi, ısı yalıtım kalınlıklarının artırılarak AB seviyesine yükseltilmesi de enerji verimliliği için çok önemli bir adım olacaktır.   İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Bu çerçevede bir an önce KDV iadesi içeren kampanyanın hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda, binalarda enerji verimliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri olan ısı yalıtımının teşvik edilmesi hem toplumumuz hem yalıtım sektörümüz adına çok önemli bir gelişme olacaktır.      Salgın sürecinde dünya ile kıyasladığınız ülkemiz enerji sektörünün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?   2018 yılında yaklaşık 43 milyar dolar olarak gerçekleşen Türkiye’nin enerji ithalatının faturası 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,2 azalarak 41 milyar 184 milyon 553 bin dolara düştü.  Sektörlere göre enerji tüketimi incelendiğinde; sanayi sektörü %33,5, konut ve hizmet sektörlerinden oluşan bina sektörü de yaklaşık %30,5’lik bir payla öne çıkıyor. Pandemi sürecinde oluşan talep azalmasına bağlı olarak üretimde yaşanan kesintilerin yanı sıra düşük kapasiteli çalışmalar ve ofis çalışanlarının faaliyetlerini evden sürdürmeleri, sanayinin enerji tüketimindeki payının azalmasına, konutların ise toplam enerji tüketimindeki payının artmasına neden olacaktır.  
Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Levent Gökçe, Covid-19 salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörüne etkisini Gazete Enerji’ye değerlendirdi.

Küresel salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörüne etkisi hakkında Gazete Enerji’ye değerlendirmede bulunan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Levent Gökçe, “Pandeminin bir diğer etkisi olarak birçok Çin’den tedarik ettikleri ürün için alternatifli tedarik stratejileri geliştirecekler ve bu stratejiler doğrultusunda farklı ülkelere de yönelecekler. Türkiye bu süreçte çok önemli bir tedarikçi ülke, güvenli bir liman olarak öne çıkabilir. AB’nin Çin ithalatının bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, üretimi kısmen olumlu etkileyecektir.”dedi.

 

Covid-19 salgınının enerji tasarrufuna önemli katkı sağlayan yalıtım sektörü açısından kısa ve uzun vadede etkileri sizce neler olacaktır?

 

Koronavirüs pandemisinin küresel ekonomiye etkilerini önümüzdeki süreçte daha net göreceğiz. Normalde nisan ve mayıs aylarında gerçekleşmesi hedeflenen satın almalar mart ayında gerçekleştiği için sektör açısından mart ayı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlandı. Ancak salgının sektörümüzdeki etkilerinin tam olarak nisan ve mayıs aylarında hissedileceğini söyleyebiliriz. Nisan ayının ilk haftasında satışların keskin bir şekilde düşmesi de bu tahminimizi teyit eder niteliktedir.

Salgının dünya üzerinde çok büyük bir coğrafyaya çok hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle tüm ülkelerde, kademeli olarak uçuşların durdurulması, sınırların kapatılması, limanların işletilmemesi, kısmi seyahat sınırlamaları/yasakları ve bölgesel/bireysel karantina gibi uygulamalar adım adım hayata geçirilmeye başlandı. Bu durum yurtdışına yapılan satışların azalmasına neden oldu. Yurt içerisinde de salgının yayılmasıyla başlayan toplumsal izolasyon, projelerin yavaşlaması ve satışların azalmasına yol açtı. Uygulama ve satışlardaki bu düşüşler nedeniyle nisan ayı satışlarının, hedeflerin %30-35 altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Salgından tüm dünya etkilendiği için yurtdışına satışların çok azalması, İstanbul ve büyük şehirlerde projelerin giderek yavaşlaması ve/veya durması ile birlikte satışlardaki bu küçülme ivmesinin daha da artarak mayıs ayında %50’nin üzerine çıkabileceğinden endişe duyuyoruz. 

 

Yalıtım sektörünün önemli bir pazarı olan mevcut binalarda yapılacak renovasyon (yenileme) çalışmaları da sosyal izolasyon dolayısıyla durma noktasına geldi. Uygulama yapan firmalarımız bu durumdan ciddi bir şekilde etkilenmekte ve ekipleriyle büyük illerdeki sınırlı sayıda projelerde dönüşümlü olarak faaliyet göstermektedir.   

 

Şu anda tüm üye firmalarımız süreçten olumsuz etkileniyor. Talepteki düşüşe paralel olarak üretimlere belirli süreler ile ara verilmesi birçok işletmenin gündeminde olan bir konu. Bazı üreticiler bu anlamda tedbirler alarak 1-2 haftalık periyotlar ile nisan başında üretimlerine ara verdiler. Yine de an itibarıyla sektörde küçülen kapasiteler ile üretim ve ticari faaliyetler sürmektedir. Devam eden projeler için firmalar üretimlerine devam etmekte, teslimatlar da doğal sürecinde yapılmaktadır. Salgın devam eder, normal hayata dönülmesi uzun süreye yayılırsa bu firmaların sayısının ve üretime ara verme sürelerinin artacağını da söyleyebiliriz. Bu süreçte birçok firma kısa çalışma ödeneğine başvurmuş durumda. Pandemi tedbirlerinin kısa çalışma süresinin üst sınırı olan 3 ayı geçmesi durumunda bazı firmalarda istihdamın olumsuz etkilenmesi beklenebilir.

 

Pandemi sürecinde kanımızca bize; yerel üretimin önemini, alternatifli tedarik zincirlerinin oluşturulmasının gerekliliğini ve dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğunu bir kez daha öne çıkmış oldu. Ülkemiz de bu sürecin olumlu ve olumsuz sonuçları ile karşı karşıya kalacaktır.

 

Bu çerçevede özellikle merkezi AB ülkeleri olan çok uluslu şirketlerin üretimlerini yine sınır içine çekmeleri veya sınıra komşu Türkiye’ye yönlendirmeleri söz konusu olabilir. Üretim kapasitesi, görece ucuz iş gücü, coğrafi konumu ve AB’ye yakınlığı ile Türkiye, AB’nin üretim üssü olabilme potansiyeline sahip.

 

Pandeminin bir diğer etkisi olarak birçok Çin’den tedarik ettikleri ürün için alternatifli tedarik stratejileri geliştirecekler ve bu stratejiler doğrultusunda farklı ülkelere de yönelecekler. Tüm bunlara rağmen önümüzdeki dönemde Asya ülkelerinden ürün tedariki, tartışmalar ile birlikte devam edecek. Türkiye bu süreçte çok önemli bir tedarikçi ülke, güvenli bir liman olarak öne çıkabilir. AB’nin Çin ithalatının bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, üretimi kısmen olumlu etkileyecektir. Ancak yine de kısa vade de küresel anlamda yaşanacak pazar daralmasının etkisinin daha baskın olmasının muhtemel olduğunu belirtmek mümkün. Burada orta ve uzun vadede uluslararası pazarlarda rekabetçi olabilmek için verimliliği arttırmak ve üretimde teknolojinin tüm imkanlarından faydalanılması yoluna gidilmesi gereklidir.

 

Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir?

 

Pandemi sonrası; üretim süreçlerinde otomasyon ve dijitalleşmesinin yanı sıra kullanıcı davranışlarının değişmesine bağlı olarak pazarlama stratejilerinde de esaslı değişiklikler yapılarak yeni yaklaşımların hayata geçirileceğini göreceğiz. Ayrıca seyahatlerin azalacağı, toplantıların dijital ortamda yapılacağı ve evden/uzaktan çalışma düzenine geçişin artacağını bir gelecek öngörülebilir.   

 

Öte yandan pandeminin değiştirmediği bazı gerçeklerimiz de var. Örneğin enerji verimliliği alanında atmamız gereken birçok adımın bulunduğu gerçeği ortadan kalkmış değil. Bu çerçevede pandemi öncesinde sık sık dile getirdiğimiz ve sektörümüzde alınması gereken tedbirlerin de pandemi sonrası dönem beklenmeden bir an önce hayata geçirilmesi gerekli.

 

Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. AB’de 2020 yılının sonundan itibaren yeni yapılacak binaların neredeyse sıfır enerjili bina olması şart koşuluyor. Bazı ülkeler bu uygulamayı başlattılar bile. Neredeyse sıfır enerjili bina konseptinde yalıtımın önemi çok büyük. Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Eylem planı çerçevesinde mevzuatların da iyileştirilmesi, ısı yalıtım kalınlıklarının artırılarak AB seviyesine yükseltilmesi de enerji verimliliği için çok önemli bir adım olacaktır.

 

İZODER olarak, tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesini bekliyoruz. Bu çerçevede bir an önce KDV iadesi içeren kampanyanın hayata geçirilerek ülkemizde ısı yalıtımı seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda, binalarda enerji verimliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri olan ısı yalıtımının teşvik edilmesi hem toplumumuz hem yalıtım sektörümüz adına çok önemli bir gelişme olacaktır.   

 

Salgın sürecinde dünya ile kıyasladığınız ülkemiz enerji sektörünün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?

 

2018 yılında yaklaşık 43 milyar dolar olarak gerçekleşen Türkiye’nin enerji ithalatının faturası 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,2 azalarak 41 milyar 184 milyon 553 bin dolara düştü.  Sektörlere göre enerji tüketimi incelendiğinde; sanayi sektörü %33,5, konut ve hizmet sektörlerinden oluşan bina sektörü de yaklaşık %30,5’lik bir payla öne çıkıyor. Pandemi sürecinde oluşan talep azalmasına bağlı olarak üretimde yaşanan kesintilerin yanı sıra düşük kapasiteli çalışmalar ve ofis çalışanlarının faaliyetlerini evden sürdürmeleri, sanayinin enerji tüketimindeki payının azalmasına, konutların ise toplam enerji tüketimindeki payının artmasına neden olacaktır.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteenerji.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.