Türkiye, 2 Ağustos 2025 itibarıyla Azerbaycan kaynaklı doğalgazı Suriye’ye sevk etmeye başlamıştır. Bu gelişme, yalnızca enerji alanında değil, aynı zamanda bölgesel istikrar, yeniden imar ve diplomatik ilişkiler açısından da kritik bir dönüm noktası niteliğindedir.

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından enerji altyapısı büyük oranda tahrip olmuş, ülkede elektrik üretimi ve doğalgaz dağıtımı neredeyse tamamen durma noktasına gelmiştir. Türkiye’nin, özellikle güney sınır hattında istikrarı sağlamaya yönelik politikaları çerçevesinde yürüttüğü altyapı ve enerji projeleri, bölgesel güvenliği güçlendirmeyi ve insani koşulları iyileştirmeyi hedeflemektedir. 2025 yılı itibarıyla Türkiye'nin Azerbaycan ile iş birliği içinde Suriye’ye doğalgaz temin etmesi bu sürecin en somut adımıdır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıklamasına göre, ilk gaz akışı 2 Ağustos 2025 tarihinde başlamıştır. Projenin ilk aşamasında günlük yaklaşık 6 milyon metreküp, yıllık ise 1,2 milyar metreküp doğalgaz sevkiyatı planlanmaktadır. Nihai hedef ise bu kapasitenin 2 milyar metreküp/yıl seviyesine çıkarılmasıdır.

Gaz, Azerbaycan'ın Shah Deniz sahasından çıkarılmakta ve Türkiye üzerinden Kilis sınır kapısından Suriye'nin Halep bölgesine ulaştırılmaktadır. Bu kapsamda geliştirilen swap modeli, gazın Türkiye’de tüketilmesi yerine üçüncü bir ülkeye yönlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Türkiye bu süreçte hem lojistik hem de teknik aracı konumundadır.

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR, projenin ana tedarikçisidir. Türkiye ile mevcut TANAP ve diğer doğalgaz iş birliklerinin bir uzantısı olarak bu yeni hat üzerinden Suriye’ye ulaşan gazın lojistiği de Azerbaycan–Türkiye iş birliğiyle sağlanmaktadır.

Projeye bir diğer önemli katkı da bulunan Katar, hem altyapı finansmanı hem de enerji üretim sürecine yatırım planlarıyla projede aktif rol alıyor. Uzmanlara göre bu üçlü yapı “Türkiye, Azerbaycan ve Katar” sadece enerji sahasında değil, jeopolitik etki alanlarında da yakınlaşmanın sinyalini veriyor.

Türkiye, hem enerji nakil ülkesi hem de bölgesel enerji güvenliğinde aktif aktör konumundadır. Bu proje ile birlikte Türkiye, Suriye’nin enerji arzında doğrudan rol üstlenmeye başlamış; enerji diplomasisi açısından yeni bir seviyeye ulaşmıştır.

Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan bu proje sayesinde yaklaşık 1.200 MW elektrik üretimi hedeflenmektedir. Bu sayede Halep ve çevresindeki bölgelerde günlük yalnızca 3–4 saat olan elektrik erişimi, 10 saate kadar çıkarılabilecektir. Bu durum, halkın günlük yaşam kalitesini artıracağı gibi, yerel ekonominin yeniden canlanmasına da katkı sağlayacaktır.

Türkiye, bu projeyle birlikte Suriye ile doğrudan enerji ve altyapı temelli iş birliği başlatmış olmakta; uzun vadede Suriye'nin yeniden inşasında kilit rol üstlenmektedir. Ayrıca, enerji diplomasisi üzerinden yumuşak güç kapasitesini artırmakta; bölgesel istikrarın tesisi için stratejik bir araç kullanmaktadır.

Türkiye'nin Suriye’ye doğalgaz sevkiyatını başlatması, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik ve insani yönleri bulunan çok katmanlı bir adımdır. Proje, Türkiye’nin enerji geçiş ülkesi konumunu güçlendirdiği gibi, Suriye’deki yaşam koşullarının iyileştirilmesine de doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu durum, enerji kaynaklarının yalnızca ekonomik değil, diplomatik ve stratejik araçlar olarak da kullanılabileceğini bir kez daha göstermektedir.