AB'de Elektrik Üretimi Kaynaklı Emisyonlar 2019’da Düşüş Rekoru Kırdı

DÜNYADAN (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.02.2020 - 10:41, Güncelleme: 06.02.2020 - 10:41 2740+ kez okundu.
 

AB'de Elektrik Üretimi Kaynaklı Emisyonlar 2019’da Düşüş Rekoru Kırdı

Avrupa Birliği’nin elektrik üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonları, 1990 yılından bu yana en keskin düşüşü 2019'da yaşadı.

Avrupa Birliği’nin elektrik üretimi kaynaklı CO2 emisyonları, 2019  yılında bir önceki yıla göre yüzde 12 düşüş gösterdi. Bununla  birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki  payı AB genelinde yüzde 35'e yükseldi. Avrupa’nın önde gelen düşünce  kuruluşlarından olan Agora Energiewende ve Sandbag tarafından  hazırlanan elektrik sektörü araştırmasındaki ana bulgular,  emisyonlardaki düşüş ve yenilenebilir kaynakların elektrik  üretimindeki artışa işaret ediyor.   Avrupa Birliği’nin elektrik üretiminden kaynaklanan sera gazı  emisyonları, 1990 yılından bu yana en keskin düşüşü 2019'da yaşadı. Emisyonlar bir önceki yıla göre 120 milyon ton düşerek yüzde 12  azaldı. Düşüşün nedeni, AB genelinde taş kömürü ve linyit yakıtlı  termik santrallerden elde edilen üretimin yüzde 24 azalması olarak  belirtiliyor. Kömür üretimindeki bu azalmanın temelinde CO2 emisyonu  fiyatının ton başına yaklaşık 25 avroya çıkması yatıyor. Bu fiyat  artışı, kömürden elde edilen ve emisyon yoğunluğu yüksek olan  elektriği  doğal gaz, nükleer enerji ve yenilenebilir enerjiden elde  edilen elektrikten daha pahalı hale getiriyor. Kömürlü termik  santrallerdeki üretimin azalınca, elektriğin yarısı doğalgaz çevrim  santrallerinden ve yenilenebilir kaynaklardan temin edildi. Elektrik  üretiminde yeşil enerjinin payı, AB genelinde 2018'e göre %1,8 artış  göstererek %34,6 olarak gerçekleşti. Rüzgâr ve güneş santralleri ilk  kez kömürlü termik santrallerden daha fazla elektrik üretti. Agora Energiewende ve Sandbag tarafından yayınlanan “Avrupa’nın Enerji Sektörü 2019” raporunun temel bulguları bunlar oldu.   AB’deki kömür santrallerine sahip tüm ülkelerde, kömürün elektrik  üretimindeki payında düşüş gerçekleşti. Toplam hacimde 150 Twh (teravat saat) düşüş yaşayan kömürün üretimi, yaklaşık yüzde 24’e  geriledi. Taş kömüründen üretim yapan termik santraller tarafından  üretilen elektrik, Avrupa genelinde 2018 yılına göre yüzde 32  azalırken, linyit yakıtlıların üretimi yüzde 16 azaldı. Taş kömüründen  üretim yapan termik santraller tarafından üretilen elektrik  üretimindeki düşüşün yüzde 80'i Almanya, İspanya, Hollanda, Birleşik Krallık ve İtalya’da gerçekleşti. Linyit üretimindeki toplam düşüşün  neredeyse üçte ikisini Almanya ve Polonya’da gerçekleşti. Nükleer  santrallerinin elektrik üretimine katkısı yüzde bir düştü. Doğal gaz  çevrim santralleri, bir önceki yıla kıyasla daha fazla elektrik üreten  tek geleneksel santral tipi oldu. Doğal gazın üretim seviyesinde yüzde 12 artış yaşandı.   Sandbag Elektrik sektörü analisti Dave Jones, “Avrupa, elektrik  üretiminde kömürün ikamesinin hızla rüzgâr ve güneş kaynaklarından  yapılmasında dünyaya öncülük ediyor,” diyor ve ekliyor “Bunun  sonucunda, geçtiğimiz yıl elektrik sektörü kaynaklı CO2 emisyonları  her zamankinden hızlı düşüş yaşadı.”   Rüzgâr ve güneşin elektrik üretimindeki payı, 2018 yılındaki  seviyesine kıyasla 64 Twh artış göstererek 569 Twh’ye ulaştı. Bu  yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik, kömürlü termik  santrallerden üretilen miktarı ilk kez 100 Twh aştı. Rüzgâr  santralleri, uygun rüzgâr koşulları sayesinde yüzde 14 daha fazla  elektrik üretti. Güneş santrallerinden elde edilen elektrik yüzde 7  artış gösterdi. Çek Cumhuriyeti dışındaki tüm AB ülkeleri, enerji  portfoyünde güneş ve rüzgâr enerjisinin payını artırdılar. Kuraklık  sebebiyle hidroelektrik enerji santrallerinden üretilen elektriğin  payı yüzde 6 düştü. Soğutma için tatlı suya bağımlı olan nükleer  santraller de özellikle Temmuz ayında, kuraklıktan etkilendi. Nehir  seviyelerindeki düşüş, santrallerin kömür nakliyatını da etkiledi.   Avrupa genelinde rüzgâr enerjisinden elektrik üretimine 16,8 GW’lik kurulu güç eklendi. Bu değer, 2018 yılında eklenenden 5,1 GW  daha fazladır. 2019 yılında fotovoltaik güneş enerjisi santrallerinin  kurulu gücündeki artış, 2018'de eklenen 8,2 GW’lik kurulu gücü ikiye  katlayarak 16,7 GW oldu. Agora Energiewende’nin Avrupa Enerji Politikaları Direktörü Matthias Buck “Bu olumlu gelişmelere rağmen  yenilenebilir enerjinin ölçeği hızla artmalı. 2030 yılına kadar, AB'de  üretilen enerjinin yaklaşık üçte biri yenilenebilir kaynaklardan  sağlanmak zorunda. Bunun için, 2030’a kadar yıllık 97 Twh’lık büyüme  gerekiyor – bu da 2019'daki artıştan 33Twh  daha fazla bir artış demek."dedi   Buck, “Geçtiğimiz yıl AB’nin sera gazı emisyonlarındaki düşüşün  temel nedeni, CO2 emisyon fiyatı oldu. Emisyon fiyatlandırması, iklim  değişikliğine sebep olan enerji kaynaklarını piyasadan çıkarıyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sürekliliğini sağlamak için CO2  emisyonlarının fiyatı mevcut seviyede kalmalıdır. AB Emisyon Ticareti Sistemi enerji, sanayi ve Avrupa’daki havacılık sektörleri için yıllık  sera gazı emisyonları için izinleri belirliyor. Ancak, CO2 salımı  yapan şirketlerin mevcut kullanımından 300 milyon adet daha fazla izin  düzenlenmiş durumda. Buck, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin etkinliğini  artırmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı teşvik etmek  için, düzenlenen izinlerin sayısının hızlı azaltılması gerekliliğine  dikkat çekiyor ve ekliyor “Avrupa’nın 2030 iklim hedeflerinin  güçlendirilmesine yönelik tartışmaların merkezinde CO2 fiyatlandırması  konusunun yer alması gerekiyor.”diye konuştu.   Elektrik piyasası fiyatlarında en büyük düşüş, rüzgâr ve güneş  kurulu gücünde Avrupa’ya öncülük eden İngiltere, İrlanda ve İspanya’da  yaşandı. Buck, “Elektrik piyasası fiyatlarının seyri, elektrik  üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artıran  ülkelerin  ithalat, hammadde ve tabii ki CO2 fiyatlarına  bağımlılıklarının azaldığını gösteriyor,” dedi.   Agora Energiewende ve Sandbag’in, 2020 yılı piyasa öngörüleri  olumlu. Buck, “Kömürden elektrik üretimindeki düşüş eğilimi devam  edecek. 21 Avrupa Birliği üyesi ve İngiltere, enerji portföyünde  kömürün sonlandırılmasını aşamalı olarak gerçekleştirme kararı alarak  kömürlü termik santralleri devreden çıkarıyor. İki ülke ise kömürün  aşamalı olarak devre dışı bırakılması için planları değerlendiriyor. 2019’da kamuoyundaki belirleyici talep iklim değişikliğiyle daha etkin  mücadele edilmesi olmuştu. Bu yıl da Avrupa 2030 için iklim  hedeflerini yükseltecek. Bununla birlikte, yenilenebilir enerjiden  üretimin maliyeti düşmeye devam edecek ve CO2 emisyon fiyatları yüksek  seyredecek. Özetle, fosil yakıtların etkisini yitirdiği dönem gelmiş  durumda ve tüm AB ülkelerinin enerji dönüşümüne ayak uydurması  gerekiyor,” diye ifade etti.   Sandbag Elektrik sektörü analisti Dave Jones “Avrupa, kömürden  çıkışın gerçekleşme hızı ve ölçeği konusunda tüm dünyaya liderlik  etmeli. Elektrik üretimi linyite dayalı olan Polonya, Çekya, Romanya  ve Bulgaristan henüz enerji portföyünde kömürü aşamalı olarak ne  şekilde sonlandıracağını belirlemediler. Bu planlar yalnızca AB’nin  kömürden arındırılmasını sağlamak için değil, aynı zamanda linyit  santrallerinin düşük elektrik fiyatları ve yüksek CO2 emisyon  fiyatları sebebiyle yatırım olmaktan çıkıp ekonomik zarar oluşturması  nedeniyle gerekli,’’ diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin elektrik üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonları, 1990 yılından bu yana en keskin düşüşü 2019'da yaşadı.

Avrupa Birliği’nin elektrik üretimi kaynaklı CO2 emisyonları, 2019  yılında bir önceki yıla göre yüzde 12 düşüş gösterdi. Bununla  birlikte, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki  payı AB genelinde yüzde 35'e yükseldi. Avrupa’nın önde gelen düşünce  kuruluşlarından olan Agora Energiewende ve Sandbag tarafından  hazırlanan elektrik sektörü araştırmasındaki ana bulgular,  emisyonlardaki düşüş ve yenilenebilir kaynakların elektrik  üretimindeki artışa işaret ediyor.

 

Avrupa Birliği’nin elektrik üretiminden kaynaklanan sera gazı  emisyonları, 1990 yılından bu yana en keskin düşüşü 2019'da yaşadı. Emisyonlar bir önceki yıla göre 120 milyon ton düşerek yüzde 12  azaldı. Düşüşün nedeni, AB genelinde taş kömürü ve linyit yakıtlı  termik santrallerden elde edilen üretimin yüzde 24 azalması olarak  belirtiliyor. Kömür üretimindeki bu azalmanın temelinde CO2 emisyonu  fiyatının ton başına yaklaşık 25 avroya çıkması yatıyor. Bu fiyat  artışı, kömürden elde edilen ve emisyon yoğunluğu yüksek olan  elektriği  doğal gaz, nükleer enerji ve yenilenebilir enerjiden elde  edilen elektrikten daha pahalı hale getiriyor. Kömürlü termik  santrallerdeki üretimin azalınca, elektriğin yarısı doğalgaz çevrim  santrallerinden ve yenilenebilir kaynaklardan temin edildi. Elektrik  üretiminde yeşil enerjinin payı, AB genelinde 2018'e göre %1,8 artış  göstererek %34,6 olarak gerçekleşti. Rüzgâr ve güneş santralleri ilk  kez kömürlü termik santrallerden daha fazla elektrik üretti. Agora Energiewende ve Sandbag tarafından yayınlanan “Avrupa’nın Enerji Sektörü 2019” raporunun temel bulguları bunlar oldu.

 

AB’deki kömür santrallerine sahip tüm ülkelerde, kömürün elektrik  üretimindeki payında düşüş gerçekleşti. Toplam hacimde 150 Twh (teravat saat) düşüş yaşayan kömürün üretimi, yaklaşık yüzde 24’e  geriledi. Taş kömüründen üretim yapan termik santraller tarafından  üretilen elektrik, Avrupa genelinde 2018 yılına göre yüzde 32  azalırken, linyit yakıtlıların üretimi yüzde 16 azaldı. Taş kömüründen  üretim yapan termik santraller tarafından üretilen elektrik  üretimindeki düşüşün yüzde 80'i Almanya, İspanya, Hollanda, Birleşik Krallık ve İtalya’da gerçekleşti. Linyit üretimindeki toplam düşüşün  neredeyse üçte ikisini Almanya ve Polonya’da gerçekleşti. Nükleer  santrallerinin elektrik üretimine katkısı yüzde bir düştü. Doğal gaz  çevrim santralleri, bir önceki yıla kıyasla daha fazla elektrik üreten  tek geleneksel santral tipi oldu. Doğal gazın üretim seviyesinde yüzde 12 artış yaşandı.

 

Sandbag Elektrik sektörü analisti Dave Jones, “Avrupa, elektrik  üretiminde kömürün ikamesinin hızla rüzgâr ve güneş kaynaklarından  yapılmasında dünyaya öncülük ediyor,” diyor ve ekliyor “Bunun  sonucunda, geçtiğimiz yıl elektrik sektörü kaynaklı CO2 emisyonları  her zamankinden hızlı düşüş yaşadı.”

 

Rüzgâr ve güneşin elektrik üretimindeki payı, 2018 yılındaki  seviyesine kıyasla 64 Twh artış göstererek 569 Twh’ye ulaştı. Bu  yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik, kömürlü termik  santrallerden üretilen miktarı ilk kez 100 Twh aştı. Rüzgâr  santralleri, uygun rüzgâr koşulları sayesinde yüzde 14 daha fazla  elektrik üretti. Güneş santrallerinden elde edilen elektrik yüzde 7  artış gösterdi. Çek Cumhuriyeti dışındaki tüm AB ülkeleri, enerji  portfoyünde güneş ve rüzgâr enerjisinin payını artırdılar. Kuraklık  sebebiyle hidroelektrik enerji santrallerinden üretilen elektriğin  payı yüzde 6 düştü. Soğutma için tatlı suya bağımlı olan nükleer  santraller de özellikle Temmuz ayında, kuraklıktan etkilendi. Nehir  seviyelerindeki düşüş, santrallerin kömür nakliyatını da etkiledi.

 

Avrupa genelinde rüzgâr enerjisinden elektrik üretimine 16,8 GW’lik kurulu güç eklendi. Bu değer, 2018 yılında eklenenden 5,1 GW  daha fazladır. 2019 yılında fotovoltaik güneş enerjisi santrallerinin  kurulu gücündeki artış, 2018'de eklenen 8,2 GW’lik kurulu gücü ikiye  katlayarak 16,7 GW oldu. Agora Energiewende’nin Avrupa Enerji Politikaları Direktörü Matthias Buck “Bu olumlu gelişmelere rağmen  yenilenebilir enerjinin ölçeği hızla artmalı. 2030 yılına kadar, AB'de  üretilen enerjinin yaklaşık üçte biri yenilenebilir kaynaklardan  sağlanmak zorunda. Bunun için, 2030’a kadar yıllık 97 Twh’lık büyüme  gerekiyor – bu da 2019'daki artıştan 33Twh  daha fazla bir artış demek."dedi

 

Buck, “Geçtiğimiz yıl AB’nin sera gazı emisyonlarındaki düşüşün  temel nedeni, CO2 emisyon fiyatı oldu. Emisyon fiyatlandırması, iklim  değişikliğine sebep olan enerji kaynaklarını piyasadan çıkarıyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin sürekliliğini sağlamak için CO2  emisyonlarının fiyatı mevcut seviyede kalmalıdır. AB Emisyon Ticareti Sistemi enerji, sanayi ve Avrupa’daki havacılık sektörleri için yıllık  sera gazı emisyonları için izinleri belirliyor. Ancak, CO2 salımı  yapan şirketlerin mevcut kullanımından 300 milyon adet daha fazla izin  düzenlenmiş durumda. Buck, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin etkinliğini  artırmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı teşvik etmek  için, düzenlenen izinlerin sayısının hızlı azaltılması gerekliliğine  dikkat çekiyor ve ekliyor “Avrupa’nın 2030 iklim hedeflerinin  güçlendirilmesine yönelik tartışmaların merkezinde CO2 fiyatlandırması  konusunun yer alması gerekiyor.”diye konuştu.

 

Elektrik piyasası fiyatlarında en büyük düşüş, rüzgâr ve güneş  kurulu gücünde Avrupa’ya öncülük eden İngiltere, İrlanda ve İspanya’da  yaşandı. Buck, “Elektrik piyasası fiyatlarının seyri, elektrik  üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artıran  ülkelerin  ithalat, hammadde ve tabii ki CO2 fiyatlarına  bağımlılıklarının azaldığını gösteriyor,” dedi.

 

Agora Energiewende ve Sandbag’in, 2020 yılı piyasa öngörüleri  olumlu. Buck, “Kömürden elektrik üretimindeki düşüş eğilimi devam  edecek. 21 Avrupa Birliği üyesi ve İngiltere, enerji portföyünde  kömürün sonlandırılmasını aşamalı olarak gerçekleştirme kararı alarak  kömürlü termik santralleri devreden çıkarıyor. İki ülke ise kömürün  aşamalı olarak devre dışı bırakılması için planları değerlendiriyor. 2019’da kamuoyundaki belirleyici talep iklim değişikliğiyle daha etkin  mücadele edilmesi olmuştu. Bu yıl da Avrupa 2030 için iklim  hedeflerini yükseltecek. Bununla birlikte, yenilenebilir enerjiden  üretimin maliyeti düşmeye devam edecek ve CO2 emisyon fiyatları yüksek  seyredecek. Özetle, fosil yakıtların etkisini yitirdiği dönem gelmiş  durumda ve tüm AB ülkelerinin enerji dönüşümüne ayak uydurması  gerekiyor,” diye ifade etti.

 

Sandbag Elektrik sektörü analisti Dave Jones “Avrupa, kömürden  çıkışın gerçekleşme hızı ve ölçeği konusunda tüm dünyaya liderlik  etmeli. Elektrik üretimi linyite dayalı olan Polonya, Çekya, Romanya  ve Bulgaristan henüz enerji portföyünde kömürü aşamalı olarak ne  şekilde sonlandıracağını belirlemediler. Bu planlar yalnızca AB’nin  kömürden arındırılmasını sağlamak için değil, aynı zamanda linyit  santrallerinin düşük elektrik fiyatları ve yüksek CO2 emisyon  fiyatları sebebiyle yatırım olmaktan çıkıp ekonomik zarar oluşturması  nedeniyle gerekli,’’ diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteenerji.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.